8 Mart 2010 Pazartesi

Kadınlarımız


























Bugün 8 Mart Dünya (Emekçi) Kadınlar Günü. Tüm kadınlarmızın bu gününü kutlarım. Eminim şu an bir çok yerde bu günü kutlamak için meydanlarda hazırlık yapanlar var. Akşam haberlerde izleyeceğiz yapılan hazırlıkların sonucunu. Polisle çatışmalar, etrafa zarar vermeler, bağırışlar çağırışlar... Ve bunları yapanlardan çok çok azı da kadın olacak. Bir şeyi suiistimal etmeyi, kullanmayı ne kadar çok seviyoruz. Veya şöyle mi demeliydim: Biz kutlama yapmayı da, protesto etmeyi de bilmiyoruz.

Elbette kadınlarımızın değeri sadece bir güne değer olmayacak. Ama yılın 365 günü de kadınının değerini bilmeyenler de yok değil... Ne acı! Daha dün gazetede okudum. Malatya'da densizin biri önce karısına şiddet kullanmış, daha sonra 3 aylık kızı Medine'yi dövmüş. Evet yanlış duymadınız, 3 aylık bebek... Nasıl içim acıdı bilseniz. Ve komaya giren bebecik ölmüş. İnsanlıktan nasibini almamış bu şahsı Allah'a havale ediyorum. Bu sabah haberlerde de bir profesörün, eşine şiddet kullanması haberi geçiyordu. Bunlardan anladığım, eğitimli de olsun eğitimsiz de olsun şiddet şiddettir. Bunlar hiç mi görmemişler, duymamışlar Peygamberimizin "Bir erkek, zevcesini döverse, kıyamette ben onun davacısı olurum." hadisini; Atatürk'ün "Dünyada hiçbir milletin kadını, 'ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim' diyemez. Erkeklerden kurduğumuz ordumuzun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir. Çift süren, tarlayı eken, kağnısı ve kucağındaki yavrusu ile yağmur demeyip, kış demeyip cephenin ihtiyaçlarını taşıyan hep onlar, hep o yüce, o fedakar, o ilahi Anadolu kadını olmuştur. Bundan ötürü hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı, şükranla ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal bilelim." sözünü...

"Kalıp değil bir fikir...
Elmas sorguçlu fakir;
Açıkta sırrı bakir;
Kadın...

Çölde kaçan bir serap;
Yönü kementli mihrap...
Madeni som ıstırap;
Kadın...

Dipsiz hasrete tuzak;
En yakınken en uzak....
Tadı zehrinde erzak;
Kadın...

Bir işaret, bir misal;
Ayrılık remzi visal...
Allah'a yol bir timsal;
Kadın..." der Necip Fazıl...

"Ve kadınlar bizim kadınlarımız:
Korkunç ve mübarek elleri
İnce, küçük çeneleri,
Kocaman gözleriyle
Anamız, avradımız, yarimiz..." der Nazım hikmet...

"Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
Azıcık okşasam sanki çocuktular
Bıraksam korkudan gözleri sislenir." der Atilla İlhan...

1 yorum:

♥ŞANSLI♥ dedi ki...

Sevgili Alper!
Elbette arkadaşlarımın dünya kadınlar gününü bende kutladım ama,benim de dilim vararak değil.Nedenleri çok kutlarken utanıyorum açıkçası.Ne kadar çok çilesi var kadınların,inan şehirde yaşayanların bile.Sağlıklı bir toplumda yaşamıyoruz.Bu da beni çok üzüyor.Evet çok doğru söylüyorsun her şeyi suistimal etmeyi çok çok seviyoruz biz.Şiddeti ise kabullenmiş bir toplumuz.Fiziki olarak göstermesek dille,gözle şiddet uyguluyoruz.Sevgi yüreğimizden çok yoksun.Ben kendi adıma söylüyorum bu günde kadınların sorunlarından bahseden yazıları beylerden duymak çok güzel.Sevgili Ali ikizkaya'nın yazısındanda çok etkilendim okumanı isterim.Yazısının adı KATIR Denilen Saygıdeğer Kadınlar .http://faceblog-tr.blogspot.com/
Teşekkür ederim.
Sevgiler...